BLİNKEN'IN SUÇ DOSYASI OLDUKÇA KABARIK

System.Web.UI.WebControls.Label / BLİNKEN'IN SUÇ DOSYASI OLDUKÇA KABARIK / BLİNKEN'IN SUÇ DOSYASI OLDUKÇA KABARIK / hamaset.com.tr

30 Aralık 2024 Pazartesi

143 Görüntüleme

SİYASET
Çeviren:Haber Merkezi |

17 Aralık tarihinde bir grup Filistinli, İdari Usul Yasası (APA) uyarınca ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken aleyhine federal bir dava açtı.

BLİNKEN

Yazar: Dr. Binoy Kampmark

Çeviri: M. Hulusi Cengiz

İsrail'in Gazze ve Batı Şeria'da insan hakları ihlallerinde bulunduğunu iddia ettiler.

Davacıların iddiasına göre, ABD Dışişleri Bakanlığı Leahy Yasası'nın hükümlerini uygulamada başarısız oldu. Yasa, ağır insan hakları ihlalleri (GVHRs) işlediğinden şüphelenilen yabancı güvenlik güçlerinin birimlerine ABD yardımının kullanılmasını yasaklıyor. Bu yardımın yeniden sağlanabilmesi için, söz konusu suçu işleyen kurumun ihlalleri gidermek için yeterli adımları atması gerekiyor.

 

Bu tür ihlallere örnek olarak işkence, yargısız infaz, suçlama ve yargılama olmaksızın uzun süreli gözaltı, zorla kaybetme, tecavüz ve Leahy Yasası'nın tanımında geniş bir şekilde belirtilen “yaşam, özgürlük veya kişi güvenliği hakkının diğer aleni inkârları” verilebilir.

 

Democracy for the Arab World Now (DAWN) tarafından desteklenen dava, Blinken'ın “hakkında ağır insan hakları ihlalleri işlediğine dair güvenilir bilgiler bulunan İsrail güvenlik güçleri birimlerine ABD yardımını yasaklayan tüzüğü uygulamayı fiilen reddetmesine” dayanıyor. Bu nedenle, davada beyan edici ve ihtiyati tedbir talep edilmektedir.

 

Blinken'ın Leahy Yasasını İsrail birimlerine uygulama konusundaki sicili oldukça kabarık.

Örneğin mayıs ayında Kongre'ye, 7 Ekim 2023'ten önceki dört vakada asker ve subaylara verilen cezaların yeterli olduğunu açıkladı. İsrail işgal güçlerine bağlı Shahar Arama ve Kurtarma Taburunda görevli bir subayın karıştığı bir örnek ise dikkat çekicidir.

 

Söz konusu asker, Mart 2019'da silahsız bir Filistinli olan Ahmed Manasra'yı vurarak öldürdü. Askeri savcı ile asker arasında varılan ve daha sonra bir askeri yargıçlar heyeti tarafından onaylanan bir savunma anlaşması yapıldı.

 

Manasra için aşağılayıcı olduğu kadar asker için de son derece cömert bir karar verildi: üç aylık bir kamu hizmeti süresi ve üç aylık ertelenmiş bir ceza. Blinken, İsrail hükümetinin “Shahar Taburu'nun sorumlu üyesini adalet önüne çıkarmak için etkili adımlar attığını” tespit etti. Bu karar, ilgili yasanın başyazarı Senatör Patrick Leahy'nin uzun süredir yardımcılığını yapan Tim Rieser'i şaşırttı. Blinken'in gerekçesi “yasanın nasıl yazıldığı ve nasıl uygulanmasının amaçlandığı” ile tutarsız bulundu.

 

Orijinal Leahy Yasası ile bağlantılı eski Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, eski işverenlerinin uyuşuk eylemlerinden pek etkilenmediler. Aynı zamanda Senato Dış İlişkiler Komitesi'nin eski kıdemli çalışanlarından olan eski Dışişleri Bakanlığı mensubu Stephen Rickard, bakanlık içinde İsrail birimlerine karşı “‘kötüyü görme, kötüyü duyma’ politikası” olarak adlandırdığı olumlu önyargıyı doğruluyor.

 

Rickard, “Dışişleri Bakanlığı yasalara uymayacaksa, o zaman mahkemelerin hukukun üstünlüğünü haklı çıkarmasının ve bunu yapmasını emretmesinin zamanı gelmiştir” dedi.

 

Eski Dışişleri Bakanlığı çalışanı Josh Paul da açık sözlüydü. “Israel Leahy Vetting Forum'un [ILVF] bir parçası olarak görev yaptım ve defalarca ağır insan hakları ihlallerinin gündeme getirildiğini ve üst düzey yetkililerin siyasi sonuçlarından korktukları için bu konuda harekete geçmekte isteksiz davrandıklarını gördüm,” dedi.

 

ProPublica'ya göre forum son zamanlarda daha aktif hale geldi. Bu durum “İsrail'e karşı yıllarca süren hürmetkar muamelenin ardından” belirgin bir sapmaya işaret etti. Bununla birlikte, dava ILVF'nin inceleme operasyonlarının çoğunlukla “benzersiz, karmaşık, uzun, üst düzey” olduğunu, “keyfi ve kaprisli olduğunu ve Leahy Yasasının amacını ilerletmekle rasyonel olarak ilgili olmadığını” iddia ediyor.

 

Bu karmaşıklık, özünde basit bir politika hedefini maskelemeyi amaçlayan saf bürokratik bir pandomimdir. İsrail kuvvetlerinin davranışlarını uluslararası muadilleri için ayrılan inceleme seviyesinden muaf tutmak hedeflenmektedir.

 

Davanın iddia ettiği gibi, Dışişleri Bakanlığı “her yıl yüz binlerce İsrailli olmayan yabancı güvenlik gücü birimini Leahy Yasası'na uygunluk açısından incelemekte ve nihayetinde binlercesini askıya almakta ve ABD yardımı için uygun görmemektedir.” Yasanın yürürlüğe girdiği 1997 yılından bu yana, bakanlık “İsrail tarafından işlenen yaygın GVHR'lere ilişkin çok sayıda bilgiye rağmen tek bir İsrail birimini bile askıya almamış veya uygun bulmamıştır.”

 

2019 yılında Kongre, Leahy Yasasında değişiklik yaptı.

 

Buna göre Dışişleri Bakanının yabancı hükümetlere yasa kapsamında uygun olmayan birimlerin bir listesini sunması gerekmektedir. Bu hükümetlerin, Leahy yasağına uyacaklarına ve “izlenemeyen yardım” durumlarında yardım aktarmadan önce ABD'nin bu tür birimlere yardımını engelleyeceklerine dair güvence vermesi şart koşuldu. Ancak IVLF, ağır insan hakları ihlallerinden sorumlu tek bir uygun olmayan İsrail birimini dahi tespit edememiştir.

 

Davacılar, yasanın uygulanmamasının “7 Ekim 2023'te Gazze Savaşı'nın patlak vermesinden bu yana İsrail'in GVHR'lerinin benzeri görülmemiş bir şekilde artması karşısında özellikle şok edici” olduğunu savunuyor.

 

Filistin halkına karşı işlenmekte olan soykırımı önleme ve daha da ileri götürmeme görevlerini yerine getirmelerini talep eden bir emir talep edilmiştir.

 

İlgili görev, BM Soykırım Sözleşmesi'nin “uluslararası teamül hukukunun emredici bir normu olarak yargısal olarak uygulanabilir” olması nedeniyle ortaya çıkmıştır. Şikâyette ayrıca Gazze'deki soykırım koşullarının, “Başkan Joe Biden, Dışişleri Bakanı Blinken ve Savunma Bakanı Lloyd Austin tarafından İsrail'e verilen koşulsuz destek sayesinde mümkün olduğu” ileri sürülmüştür.

 

Yargıç, İsrail'in soykırım koşullarına katkıda bulunduğuna dair  gerekçeler olduğunu beyan etmiştir.

 

Ancak başvuranlar, yargıcı söz konusu yetkilileri dava etmek için yargı yetkisine sahip olduklarına ikna edememiştir. Bu karar, daha sonra Dokuzuncu Daire'nin üç yargıçlı bir paneli tarafından temyizde onaylanmıştır. Panel, öncelikle siyasi soru doktrinine dayanmıştır.

 

Bu ilkeye göre mahkemeler, dış politikaya ilişkin önemli soruların söz konusu olması halinde uluslararası hukuk ihlallerinin gerçekleştiği iddialarını incelememelidir.

 

ABD'nin uluslararası hukuktaki yükümlülüklerinin, muhtemelen küratöryel değerlendirmenin sınırları içinde kalacağı göz önüne alındığında, bu yaklaşımın geniş bir şekilde okunması tartışmalı bir şekilde yersizdir. Davacılar yılmamış ve bu duruma daha fazla itiraz etmeyi planlamaktadır.

 

DAWN tarafından yönlendirilen davanın da yargı yetkisi konusunda benzer argümanlarla karşılaşması muhtemeldir. Yabancı güvenlik birimlerine yardımın yürütmeye ait bir mesele olduğu ve bu nedenle bir mahkemenin değerlendirmesinin ötesinde olduğu ileri sürülebilir. Ancak mahkemeler, kanunların uygun şekilde uygulanmasını sağlamak için vardır.

 

Leahy Yasası, Kongre'nin Dışişleri Bakanlığı'na verdiği talimatın bir kanıtı olarak ağır insan hakları ihlallerine ilişkin amacı ve kapsamı bakımından açık ve nettir. Görünen o ki, bu talimatların İsrail'e herhangi bir lütufta bulunulmaksızın uygulanmasının zamanı gelmiştir.

 

Kaynak: Middle East Monitor

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.



DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.