İBRAHİM BOUBACAR KEÏTA DÖNEMİ (2013-2020)
Dionkounda Traore’nın görev yaptığı bir yıllık geçiş döneminden sonra 2013’te seçimler yapıldı. Seçimlerde İbrahim Boubacar Keïta ikinci turda cumhurbaşkanı seçildi ve 4 Eylül tarihinde yemin töreni ile görevine başladı. Keïta görevine başlarken ülke topraklarının %25’i teröristlerin kontrolü altındaydı. Keïta yönetiminden ülkenin kuzeyinde yaygın olan terör olaylarını bitirip kaybedilen toprakları kurtarması bekleniyordu. Ancak beklenenin aksine Keïta göreve başladıktan sonra 2018’e kadar geçen beş yıllık yönetim sürecinde ülke tarihinde hiç görülmemiş şekilde krizler yaşandı.
MALİ’YE ASKER YIĞDILAR
Sahil’deki terör sorununu bitirmek ve bölgede güvenliği sağlamak amacıyla Ocak 2013'te Serval adı altında 4 bin askerle operasyon başlatıldı. Bir yıl sonra 1 Ağustos 2014'te 5100 askerle ve “kum yığını” anlamına gelen Misyon Barkhane operasyonu yapıldı. 2020'de de 500 askerden oluşan ve adını Sahil'deki etnik gruplardan "Tamasek" dilinde kılıç anlamına gelen "Takuba" Operasyonu yapıldı. Bu operasyonda İsveç, Estonya, İtalya, Belçika, Hollanda, Portekiz ve Çekya gibi Avrupa ülkelerinden toplanan askerler Fransa’ya destek verdi. Fakat Fransa'nın yakın müttefikleri olan Almanya, İspanya ve İngiltere gibi ülkeler operasyona katılmayı reddettiler. Mali’de Serval, Barkhane ve Takuba operasyonlarına katılan Fransız askeri birlikleri başta olmak üzere BM barış gücü MINUSMA, Batı Afrika Birliği (CEDEAO) güçleri (20bin) ve “G5 Sahil” Görev Gücü gibi birçok yabancı güç bulunuyordu.
G5 SAHİL GÖREV GÜCÜ: GÜVENSİZLİK ARTIYOR
G5 Sahil operasyonu Mali, Burkina Faso, Çad, Nijer ve Moritanya olmak üzere beş Sahil devletinin askeri güçlerinden oluşan ortak bir askeri birliktir. Bu birlik, terörle mücadele kapsamında Fransa’nın arzusu doğrultusunda 6 Şubat 2017'de kurulmuştur.
Mali’de toplamda 25 bin yabancı asker bulunmaktadır. Tüm bu güçlerin Mali’de bulunma amacı terör olaylarını bastırıp bölgede güvenliği ve ülkenin toprak bütünlüğünü sağlamaktır. Ancak tam aksine bölgedeki terör olayları ve güvensizlik her geçen gün artmıştır.
Terör saldırılarına karşı savunmasız kalan sivil halk rehin alınma, yağmalanma, darp edilme, kadınlara yönelik cinsel taciz ve tecavüze uğrama ve öldürülmeye varana kadar her türlü işkenceye maruz kaldı. Saldırganlar aynı zamanda kültürel ve dini değeri olan anıtları, okulları ve de hastaneleri tahrip etti.
MALİ’NİN YÜZDE 70’İ TERÖRİSTLERİN ELİNDE
Keïta’nın 2013’ten 2018’e kadar geçen beş yıllık cumhurbaşkanlık sürecinde terör saldırıları sebebiyle 15 binden fazla sivil hayatını kaybetti. Gerek çatışmalarda gerekse pusuya düşürülerek hayatını kaybeden Malili askerin sayısı 3 binin üzerinde. 5 yıl boyunca Fransa ve diğer tüm yabancı güçler, gözleri önünde devam eden terör saldırılarını kınamaktan başka hiçbir şey yapmadılar. Bu durum bölge halkında ciddi derecede güvensizlik yarattı.
Keïta, 2013’te görevine başlarken ülke topraklarının %25’i teröristlerin kontrolündeydi. 2018’e gelindiğinde bu rakam %70’e çıktı. Bunun sonucunda Mali halkı terörle mücadelede başarısız kaldığı gerekçesiyle cumhurbaşkanının istifa etmesini istedi. Aynı zamanda Mali halkı, Fransa tarafından desteklenen Tuareglerin ülkede yaşanan tüm bu terör olaylarında yer aldıkları ve bağımsız olmak istedikleri için Mali’den gitmesini istiyordu. Fakat hükümetin bu isteği karşılıksız bırakması ve her fırsatta Fransa’nın dost bir ülke olduğunu dile getirmesi vatandaşların öfkesini artırdı.
KABİLELER ARASINDA FİTNE ÇIKARDILAR
Fransa, Mali’yi bölmek istemektedir ve sürekli bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunmaktadır. Fransa, bunun için sadece teröristleri kullanmakla kalmadı. 1994’te kirli hileleriyle Ruanda’da kabileler arasında fitne çıkararak yüzbinlerce kişinin ölümüne sebep olduğu gibi Mali’yi de etnik gruplar arasında çatışmaların yaşandığı bir ülke haline getirmeyi hedefliyordu. Bunun için hayvancılıkla uğraşan Fulani ve avcılıkla uğraşan Dogon kabilelerini kullanmak istiyordu.